İçeriğe geç

Kip Sıkıntısı

Aklından çok mühim şeyler geçiyormuşçasına
Sessiz duruşuna
Bir mana yüklemeye çalışırken zihnim
Takılıp kalıyor sihrinin ayrıntısına
Karışıyor annemden öğrendiğim dilin
dilek kipleri
ikimizin geniş bir külliyatı
ortak bir hatıratı olsundu
olsundu/olaymış/olsaymış
çok sarhoşluğun dalgalarında
yitirdiğim zamanlar gibi
kanıtsız inanılamayacak bile olsa
(olsun değil ama)
Olsundu/olaymış/olsaymış

Belki de bir önceki hayatımızda
Ben bir Kızılderili savaşçısıydım
Sen de kabile reisinin kızı
Bir tohumun toprağa düşüp
Filizlenip büyüyüp
Toprağa tohumlar düşürmesine
Yetecek kadar geniş vakitlerde
Yıldızlar hakkında konuştuk seninle
Manalar yükledik rüzgarın kokusuna
Ve uğur saydık gökkuşağını
Toprakla ve yağmurla ve gökyüzüyle
Konuşmasını öğrendik dilinde
Oturup uzun sohbetlerde
Ayıkladık tanrının kelimelerinden insanınkileri
Sonra beyaz bir adam geldi denizden
Ve beni vurdu
Dizlerini kırmızıya boyadı
Şakağımdan akan kan
Belki de
Oraya dayanıyordur
Bu ezeli tanışıklık

İkimiz de biliyoruz aslında
Üst üste koyduğumuz taşları
Üstüne koyduğumuz bir zemin olmadığını
Ne sende beni buyur edecek koltuk
Ne bende seni saklamaya cep
Onun içindir ki
Ağır bir yağmurdan kaçarcasına
Saçak altına sığınıyorlar anlamsızlığın
Sohbetimizin çocukları
Bazen şiir bile yetmiyor sözü havada bırakmaya
Elimizde şartsız-dilek kipinde
‘olsun’ fiili
Çekiştirip duruyoruz
‘Keşkeli’ geçmiş zaman
Umutsuz gelecek
Bütün kiplerine imkansızlığın

Belki de bir sonraki hayatımızda
Tanrı izin verirse cennette
Hayal gücümüzün üstünden aşan
O ebediyetle baş edebilsin diye ‘şairler’
Uzun sohbetleri için eski filozofların
Ve tadına bakabilsin diye fakirler
Türk kahvesi ve nargile üzerine
Bir dükkanı olur ikimizin
Olur/olsun/olsa
Hayyam’ın meyhanesinin yanında

Kategori:Tüm Şiirler