İçeriğe geç

Çok Yorgun

Her şeyi ama her şeyi
Olması gereken yegane yere karşı
Umut bırakmayacak kadar
Küstürdükten sonra başladı
Hava misali soluduğumuz
Bu büyük yorgunluk.

Önce taşlaşmış topraktan
Yaşlı ellerine geçerek köylülerin
Nasır olan,
Sonra taş gibi nasırlardan
Sıkılıp toprağa inen
Ve toprakta durdukça yeniden taşlaşan
Emeğin yorgunluğu.

Bin yıllık yorgunluğu gündelik tezgahların.
Tezgahta yoğrulan içli çamurun yorgunluğu.

Senin alelacele toplanmış
Sabah saçlarından ensene
İncecik dağ derelerine özenip akan
Ve dağılan, beyaz büyünün ışığına
Bakmamaya çalışan gözlerin yorgunluğu

Kıvrak ayak oyunları arasında
Yolunu bulmaya çalışırken
Pratik zekânın tuzaklarına takılıp,
Düşe kalka yaralanan
Ve inatla yaralarını
Tekrar tekrar hayra yoran
Temiz niyetin yorgunluğu.

Görmüş geçirmiş yorgunluğu göçmen kuşların.
Bitmez sanılan yolların yorgunluğu.

Daha güneşin bile işine ısınmadığı
Erken vakitlerinde sabahın,
Baba sesinin kayıp,
Anne sesinin eksik olduğu
Tavanı her gün daha da alçalan
Kimi evlerin yetimlerini ve öksüzlerini
Soğuk sabahlara uyandıran
Meleğin yorgunluğu.

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.