sen değilsen başkaca kimdir
durgun suların aklını karıştıran
hevesli kuş dolduran sabah vakti gökleri
kahramanları uzun yolculuklara çağıran
sana açıklarını bastırmak için
başparmak tadının hemen altından
kendi etine meylediyor bebekler
ne umut kesecek kadar uzak
ne nefes kesecek kadar yakın
bütün ihtimaller seni barındırıyor
perdeler sen görünme diye
sımsıkı kapatılıyor akşam vakitlerinde
sırrın çözsün için dövülüyor sineler
benimse varsa bir sırrım
yırtmak hevesinden yoksun oluşumda gizlidir
henüz yırtılmayanı
bakmadığım yere gerçekten bakmayışımda
öykümün tümüne yayılmış
bir hayret vericilik vaki olmasa da
sırrım, belirli aralıklarla
düzenli tekrar eden kelime gruplarında
çünkü bir ben en koyu renklerle yürüyerek
listesini çıkardım acıyan yerlerimin
bir ben kabul ettim vaktin yaklaştığını
buğdaydan hatır soran
kimse çıkmadı benden başka
kedilerin yalancılığına sabreden
çeşmelerden temiz ellerle uzanan suya
adını kendi koyduğundan bile pişman olmayan
ve soluyan bir ayrıntı misali yol alanları
halkla ilişkiler programı dışında kaç kişi andı
sonra ışık odadan kovalandı,
köpekler azarlandı,
kapının kilidini dikkatle teyid etti anneler,
huysuz oğullar uykuya yuvarlandı,
başka evlerdeki uykunun hevesiyle
yumdular kaçırılmış gözlerini
heyecansız ortanca kızlar
erkeklik sıyrıldı salyalarından
kadınlık kan çıkaran cilvesinden arındırıldı
süslerini yitirip temizlenmiş
bir tenhalık düştü payıma
yükü paha etmeyen normal yalnızlık
yalnızlık diyorum üzgün kuşlar korosu
şivemi bozacak kadar yalnızlık
buruşan çarşaflarda eksilen ışık
en sivri kenarıyla koparınca uykumu
sabahın namazından çorbasına dağılan
özenli dalgınlığın izleri arasında
saklarım sanmıştım pişmanlığımı
unutmuş gibi yapar ben gizliden beklerim
nereye gitsem
başkasına güven olmaz deyip
kendi bulantımı götürürüm tedbiren
tedbiren bir doğum lekesi
bir garip kusur
öksürük krizleri edinirim
hatırlarsın diye ölümlülüğü
hatırlamak benim gizli yetimdir
ceplerimde uzayan silinmezler listesi
barışsak da olmayacak artık bu ihtiyar kayayla
yüzümden bilinecek kavgadan kaçmışlığım
dilimde rızanın çürümüş tadı
alnımda teslimin mührü ile
nasıl çıkacağım çocukların önüne
savaşsak hakkını zaten veremiyorum
ilk kurşunda düşüyor gövdemi siper eden
ilk yumruk beni görmezden geliyor
küfretsem şaka diye yazılıyor defterlere
böylece küskünlüğe çekiliyorum
çadırıma giremiyor kaypak teselliciler
bahanesi bol sesler kıymet etmesin diye
taziye zahmetine fırsat tanımıyorum
hakkım bile almıyor elimi vazgeçişten
bir bardak çaya heveslenmeden
yollar geliyor aklıma önce,
yamaçlar, tarlalar, akşam vardiyaları
erken saat esnafınca silinmiş camlar
camlara yansıyan kırık yansımam
yansımam kadar bile haklı değilim artık
aşk sıyrılınca üstümden çünkü
bir bilek güreşi kalınca geriye
bütün davalarımdan hemen vazgeçtim
tertemiz bir yenilgi seçtim kendime
onu gizlice evimde saklıyorum
kanına girmek için dört koldan
köşe bucak onu arıyorken zafer meraklıları
ben koynundan çıkıp geliyorum her sabah
seyrelen saçlarımı onunla tarıyorum
nefesiyle çatlaklarımı onarıyorum
onun için kara güller toplayıp kucağıma
vaktimin önünden çekiliyorum
sıramı rehnediyorum bir büyük bahis için
ölümden sonra haklı çıkacağıma
iman ediyorum
Bu yazı yorumlara kapalı.