Batan küçük geminin güvertesi boyunca,
Kıyasıya namahrem ve sımsıkı giyimli
İzini takip ettim destursuz ayakların.
Dediler; “sitem söyle, böyle kalmasın dilin”
Kar yıkayan yağmura teslim ayakkabılar,
Ben, bir şeyler söyledim fakat anlamadılar.
Öyle oyunbozan ve kötücül şikayetle
Çürüdü yerlerinde yapma çiçekler bile.
En mahrem köşelerin resimleri çekildi.
Beklenmedik yerlerde kirlendi eski kaşık,
Bıçak, göz göre göre tehlikeye yaslandı.
Boş alınmamış kaplar boş verildi yerine.
Hevese uzak düşen garip derinliklerde
Dalgınlıktan buruşup, bekledi çamaşırlar.
Muskacıları haklı çıkaran sular bile,
Sular bile yoruldu garip derinliklerde.
Şimdi, keskin hışımla boşaltılıyor gemi
İlk yanlış iliklenen o düğmeden başlayıp.
Çok ucuz pansiyonlar ve sıvı yağ lekesi,
Taraçalar, güverte, ezberlenmiş şarkılar
İplerinden çözülüp suya bırakılacak.
Kadınlar ve çocuklar önce kurtarılacak;
Sonra, haklı çıkmaktan köşe bucak utanan,
Gereksiz azarlanmış neşeli ihtiyarlar…
Artık, suskunlaşıyor edinilmiş bulantı.
Boynundan çekilerek, normale indirgenen
Her vahim kurtuluyor pazar sabahlarını
Akşamına uzatan, o ucuz gevşeklikten.
Adımın önüne zor sıfatlar ekleniyor.
Kaygılar arasında kalıp aşınıyorum.
Ağır taşlarla yüklü çantamı toparlayıp
Başka bir pişmanlığa doğru taşınıyorum.
Bu yazı yorumlara kapalı.