Katıksız bir acıdan1 parıldayan ruhumdan2 ve su toplamış sol aya3
Nasıl uzak şarkıya şiire yakın4 acısından sabrına doğru bir peygamberin5
1.
Bir resmi tatil arifesinde ölmeli insan
Ölmeli ki anlam bulsun içe dönük karakter
Uzamış susmaların delili olsun
Yemeden kimsenin mesaisini
Eğdirip büktürmeden patronların önünde
Bir tatil arifesi aniden ölmeli insan
Vakit kalsın diye tütünlü bir geceye
Bir kırıntı hevesiyle titreşen özlem vakti geçirilmiş
Ve pişman söylenmemiş bir son söz icat edilsin
Herkes kendine bir pay çıkartsın uzasın gece
Yapraklarından gittikçe soğuyan toprağa doğru
Saksıda şoke yaz çiçekleri
Acıdan mı bahsettim acıdan ve ölümden
Hem de bu yaşta bu vakitte
Tam da bir reklam yıldızına özeniyorken
Geniş bir arabaya ve efendileri olmaya
Bir kaç garip kiracının şimdi burada katıksız bir acıdan
2.
Şimdi susmalıyız sevgilim çünkü bize korku yakışmaz
Ve acı yakışmaz bronz tenimize kusursuz ütülü gömleğimize
Aynasızlar duymadan susmalıyız sevgilim
Yakışık almaz diye kimsenin ecelinden ölmediği
Herkesin bir ihmale kurban gittiği bu karmaşık şehirde
Benim her cinayetin yegâne şüphelisi
Benden başka kimden şüphelenilebilir
Benden ve benim iflah olmaz usta ellerimden
Ve sürekli aynı kalan sakalımdan deri ceketimden
Ve bir yetimin acısıyla talaşları alınmış
Bu parıldayan ruhumdan
3.
Tombul bir çaycı çırağına adanmalıydı bu şiir belki
Sol eline dokuz boş bardak doldurabilen bir çırak
Abartmıyorum bak görenler var bu dokuz boş bardağı
İnanmayıp durdurup sayrıdan var hiç üşenmeden hem de
Sol eline ilk defa üç dolu bardak aldığında avucunu yakan
Ve acımadı diyen bir çaycı çırağı hakkında olmaydı bu şiir
Bunu başardığı anda platonik aşkına sol elinde
Üç bardak çayı aynı anda hepsi sol elinde
Hepsini birden ikram etmeyi hayal eden heves eden ve niyet
Sol elinde ama hepsi tam üç dolu ince belli bardak
Biri kız için biri kendi için ve sahipsiz üçüncü
Bunu hayal eden heves eden bir çaycı
Üç çay biri demli ikisi orta açık ve acı
Üç dolu çay bardağı ve su toplamış sol aya
4.
Hilebaz tüccar gibi bir kesesine kendimi mıhladığım terazi
Nasıl da kararsız hem sevmede hem nefrette
Bir ucunu göğsüme sapladığım pusula
Nasıl da şiire uzak şarkıya yakın
Ve üzerinden geçer gider gibi elim pürüzsüz
Mutlu bir yalnızlık taklidinde nasıl ukala
Temiz pencerelerden dışarısı bir garip yorgun
Uymakla küsmek arasında bir yorgunluktan bana bulaşan
Canıma ilişen her şey başıma bela
Ve acı tükürecek sökülmüş tırnak
Titremiş çene dalmış göz küçülmeye meyilli göğüs kafesi
Acı etten kemikten sinirli sistemlerden
Adından bir harf ve soyadından
Elin geçer gider gibi kuru mermerlerin üzerinden
Yeni öğrenmiş gibi ölümlülüğü acı titreme
Nasıl uzak şarkıya şiire yakın
5.
Üç Kulhuvallah bir Elham ve üç oğul gömmüş bir adam
Üç kez sökülüp de takılmış tırnak yerine
Adı geçmeyen umut kırkı çıkmayan acı
Gözü ufka süslenmiş ağzı taş gibi sessiz
Babalar içe ağlar anneler gibi değil
İçe ağlar bilmek istemeyeceğin kadar içe
O kadar çok içi olan bir baba var dır başka da bir şey değil
O kadar acı ancak göğsüne sığar bananın başka yere değil
Ve yükselirse böyle olur bir ruhun ayakları yerden
Yerden hepimizin ayaklarımızı ve kötü niyetlerimizi
Berbat fikirlerimizi koyduğumuz bu çamurlu yerden
Tanrıyla konuşulabilecek bir taşın üstüne
Acısından sabrına doğru bir peygamberin