Ben bu çokça boyalı dar odaya sığamıyorum.
Yarama sloganlar sarıp geçemiyorum aynaların önünden.
Karanlıktan korkmuyormuş gibi yaparak,
Sessizlikten, parasızlıktan, bu yapmacık soğuktan…
Yine de merak ederek tenha vakitlerini şehrin
Sokakların kendilerine sürterek temizlendiği
Şımartılmamış köpekleri ve asi kedileriyle
En akla yatkın zamanlarını şehirliliğin.
Bir zamanlar, bu merakı ruhum sanarak
İnsanların düşlerini görmek isterdim.
Bayram sabahlarında tekrar tekrar uyanmak,
Gerçeği koyacak gerçekten bir yer bulmak…
Baktım boşa çıkıyor kurduğum bahis,
Baktım kadim kâhinler market reyonlarında,
İhtiyarlar umutsuz, çocuklar kötüye peşinen hazır…
Dolaşmak için izinsiz kanıma karışan
Benim dediğim her şey boğazıma sarıldı.
Vazgeçtim, haklarımı asıl sahibine devrettim.
Ellerimde kir kaldı yalnız, kafamda riskli kelimeler.
Göğsümün üstünde gittikçe sivrilen panik…
Beni geçsin diyorum zaten ne vakit kaldı?
İçimde uygun adım yürüyen zikir…
Beni de çağırsalar diyorum artık,
Bu çokça boyalı dar odadan
Bir türlü kendimi yakıştıramadığım
O büyük pencereleri büyük aydınlık
En geniş salona.
Bu yazı yorumlara kapalı.