Buradan sonrası haritada yok.
Yola, kas hafızamızla devam etmeli.
Kucağımızda, henüz kesilmiş ve kanlı
Bir geyik başını özenle taşıyarak,
Akşamını yürüyoruz çok eski ormanların,
Çırılçıplak…
Seni, kasılmalar toparladı yol boyu,
Ben, bir sigara dumanı peşinde yorgun.
Açılmamış odalarında içimizin
Garipsenecek bir şey kaldı mı, kimbilir.
“Uçurum” kelimesi bile, örneğin
Gündelik bir sohbetin ortasına
Birdenbire girebilir.
Çünkü tam yerini buluyor,
Önceki yoksunluğu hemen gösterip,
Yüzümüze eklenen her yeni çizgi.
Eksikliği, söylenince fark edilen söz,
“Bak, bu yakışacak” dediğimiz yerlere
Payını almaya koşuşan tükürüklü heyecan,
Ölü nehir yataklarının tenhalığında
Can sökmeye çırpınan kesik bacaklar
Bu yolu rüyandan biliyorlar.
Adını gömlek gibi çıkarışından…
Bunu söylemeden önce, kendisi inanmalı
Küskünlüğü dökülen ağaçlardan bile çok,
Dalgalardan çok, kopuşun merakından,
Sesinden bile fazla kırbacın, sinirinden
Esaslı bir iskelet kuracak kadar
Kokuşmuş toprakla, taşla
Eskiden böylesi yoktu
Ama şimdi
Var
Bu yazı yorumlara kapalı.