Dehşet ve tiksintiden başka ne aldım sanki
Cismimi gayri resmi niyetlerle çekilmiş
Resimlerde görmekten.
Kendini yeni baştan beğensin diye
Durmadan bir yansımaya imkan arayan
Aklı değil de gidip vitrinleri taşladım.
Melale aşinalık kesbetmek için
Sakladım da ne oldu gemileri yakmayıp.
Üç yol ağzında, rüzgar yönünde
Ritmi kayıp şiirler, ağıtlar sayıklayıp
Güler yüz mü devşirdim çocukların önünden.
Payıma düşen her şey ne kadar ayıp.
Kayboldu hatıra kalır niyetiyle
Gömlek cebimde sakladıklarım.
Eski sicim sil baştan dolandı ayağıma.
Sabahın eskilere mahsus saatlerinde
Yok yere birden benim suyum neden bulandı?
Sonradır ayıplı mal kabilinden iademin talebi.
Dalgın memurlara gizliden yaklaşarak
Gökleri göstermem de etkili bunda tabii.
“Denk geldi de görüştük” denecek buluşmalar,
“Aslında şartlar öyle gerektirdi” yalanı
Senaryoda nedense yerine oturuyor.
Birden fark ediliyor hayretten boşalan yer.
Şaşırsak, şaşırmanın tam yeri ve zamanı.
Çünkü ortalama bir adem evladı için
Olağandır akar suyun yamacında susamak.
Çünkü ilk akla gelen soruyu sormak amaç.
Kimse kalmadığından emin olmalı herkes,
Kıssadan az da olsa bir hisse alamamış.
Nereye varsa lisan az önce keşfedilmiş.
Susarak geçilmeye çalışılan saniye
Boşluğa genişleyen kendi şerhine muhtaç.
Varsa, bulunmalıdır hemen isyan çıkmadan
Gölgesinde hiç fıkıh edilmemiş tek ağaç.
Lokmasını eliyle koparmanın izini
Yüzünden çitileyen steril kalabalık,
Tatlısını seçerken fakirlik konuşanlar,
Akşam haberlerinde konusu geçti diye
Her yağmuru olağan karşılayan günlükçü,
Yatağını gönüllü toplayan yurt bekçisi,
Babasının çığlığıyla uykusundan uyanan,
Sönmemiş mumlar bulup eksi senelerinden
Islık bile çalmadan beni araştırıyor.
Adım parçalanıyor hırslı çenelerinden.
Çünkü bende herkesin kaybettiği ne varsa.
Akşamüstü gölgemden kulağıma uzanıp
Şehvetinden titreyen biçimsiz hayaletin
Bulmayı umduğu her şey cebimde
Elimde kaçış planı elzem uykuların
Bakireleri rüyalarında ağırlayan
Masalsı vilayetin
Gizli geçitlerle bağlanan yolları
Eksiksiz ezberimde.
Bu yazı yorumlara kapalı.