İçeriğe geç

Eski Adamın Yeni Dünyadan Şikayeti

Ben dikelttim ne varsa turistlerin gezdiği.
Her sabah taş yontardım, oğul verirdi hanım,
Kızlar verirdi derin ormanların sezdiği,
Yürüyerek, tarihi kurardık adım adım.

“Önce sarışını sal, millet bir yadırgasın”
Dediler, karar için vakit daha çok erken.
Kırk birinci geceye yetişemezse yasın;
Çok garip bir şey oldu normal olmasın derken.

Bu sessizler ölümlü, konuşan öteki leş.
Soy satar, avret satar dil mesleği cinayet.
Çifti bozulanların teki pazarda beleş
Önden çiçek kokulu, ardı bozuk siyaset

Toy atlar dayatıyor yaban çayır dilini.
Katırın terkisinde kırık hançer, tenha kın.
Hem herşeyden göçebe hem bilmiyor ilini,
Ah, o uzak diyarlar; evinden daha yakın.

Aklımı ilk çaputun bezine çağırıyor,
Taştan, metale dönen tapınaklar dünyası.
Aynı annesi gibi uykuda bağırıyor,
Babasına benzemek; en korkulu rüyası.

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.