Çağır gelsin uykuyu çağır Kapasın bu sahnenin rezalet perdesini Adilce paylaşılsın sessizliğimiz Herkes payınca katlasın karanlığı Biz çok başka şeyler olacak sanıyorduk Ondan geriye sayışın…
Daha İyisine Gücüm Yetmediğinden
Çağır gelsin uykuyu çağır Kapasın bu sahnenin rezalet perdesini Adilce paylaşılsın sessizliğimiz Herkes payınca katlasın karanlığı Biz çok başka şeyler olacak sanıyorduk Ondan geriye sayışın…
Bana gelip gelip senden bahsediyorlar Ilık bir yaz akşamı söylediğin şarkıdan Dermansız bir kambur gibi sırtımda eylül Zor bela yürüyorum şarkılar arasından Aynadan, kokudan, yankıdan…
Salıyor simsiyah saçlarını sahraların kıyısından Renksiz rakkaselerle dans edip sabasında Bir bakışıyla devlet kuruyor devlet yıkıyor gözleri Salıyor dalgalı karanlıkları üzerime ansızın Ben ona muhtacım…
Önce soğanları pembeleşinceye kadar kavuruyorum Dalgın, yorgun, ölgün soğanlar Bembeyaz duvarlara kara sürüyor ellerim Fark etmiyorum Gözlerim inatla pencerenin dışında Pencerenin dışında inatsız bir yağmur…
Başını bir yere çarparcasına Aniden farkına varılan yalnızlık İğne yere düşse Dinleyecek kimse yok Hâlbuki az önce tıklım tıklımdı burası Hâlbuki az önce dünyadaydı insanlar…
Ben kendi yüreğimi ayağımın altında Sen ağzında sakız gibi korkumu çiğniyorsun Kara-yasal bir mühür ile Adıma tescilli umutsuzluğum Yollar bile daralır yollara düşsem Hiçbir yer…
Fitili o kadar uzun ki dinamitin Bitmedi yana yana Bu bekleyiş Ateş dinamite varmadan Ve henüz gerçekleşmeden Hiçbir kimyasal reaksiyon Sıkıntıdan patlatacak dinamiti Hadi ne…