Adını uzunca bir listede arıyordu
Nice temiz rüyayı eliyle aralayıp.
O sabah mı vazgeçti, seni görmek mi yordu?
Şaşırsa kibirdendir, gülüp geçerse ayıp.
Balıkları sulardan çekmenin heyecanı
Tutmayacak göğüsten damlayan kısır ruhu.
Hem kirli pamuklara saklamış tatlı canı
Hem dilinde bir garip “La İlahe İlla Hu”
Seni gördükten sonra gökte araştırıyor
Musa’nın yeryüzünde yitirdiği balığı.
Dilini, dudağını nasıl kamaştırıyor
Dört nala koşturulmuş atların acılığı.
Turistlere müzede bilet aldıran taşlar
Asfalta iliklenmiş gülüşünle çatlıyor.
Başka kimin öyküsü bittiği yerde başlar,
Başka kimin içine uçurumlar atlıyor…
Ekmek böyle soğuyor hevesin sofrasında.
Alçalan gökyüzüne başını vuran algı
Kalıyor hayal ile dengeler ortasında.
Dünya dediğin zaten konjonktürel bir kaygı.
Bu yazı yorumlara kapalı.