Bana gelip gelip senden bahsediyorlar
Ilık bir yaz akşamı söylediğin şarkıdan
Dermansız bir kambur gibi sırtımda eylül
Zor bela yürüyorum şarkılar arasından
Aynadan, kokudan, yankıdan
Senden gelip bana ne’den bahsediyorlar
Ben senin doğum gününü bile bilmiyorum mesela
Yoksa sana bir hediye alabilirdim
Bir şişe parfüm ya da inci bir kolye
Her hangi biri için seri üretim
Neyi arttırabildiysem maaşımdan
Sonra onu sana
Sevgimin anıtlaştırdığı o kentin
Herhangi bir meydanında
(Ya da sıradan bir çay bahçesinde)
Elini bile tutmadan verebilirdim
Herhangi biri bir başkasına
Nasıl veriyorsa hediyesini
Meşru bir zemini olurdu ikimizin
Ayaklarımızın tabanı kadar dahi olsa
Henüz sevgiden bahsedilmemiş
Rakamların bile birbiriyle yarışmadığı
İdeolojileri kapsamayan apolitik bir zemin
Ve biz ikimiz orada
Bir giyotinin adaletiyle paylaşabilirdik
Cenaze acılarımızı, düğün sevinçlerimizi
Neden bana gelip senden bahsediyorlar
Ben zaten duyuyorum bahar çiçeklerini
Üstüne yürüyorum zamansız rüzgârların
Saksılara sıralanırken çiçekler
Çiçekler genç kızların eteklerinde
Ve masa örtüsü desenlerinde
Veriyorlar bana o eskimez bilgiyi
Denizin mahkemesi kuruluyor önümde
Sıra sıra sokaklar denize doğru
Şerhe muhtaç olmayan
O büyük ayet; deniz
Sırasını bekliyor
Sıradanlaşmak için
Sıra dışı gözlerinde
O şarkıları olmasaydı mesela sarhoş şarkıcıların
Şiirine bel bağladığım şairlerin hepsi ölmüş olmasaydı
Eylüller arasına sıkışmasaydık
Ve istisnasız hepimiz
Bir pazar pikniği miskinliğine özendirmeseydik
Hayatı tatil broşürlerine ilişmek gibi
Heveslerden mahrum olsaydık örneğin
Yaylalardan yazlıklara inmemiş olsaydık
Ve ellerin
Gezinmeseydi masalar üzerinde
Geniş manzarasıyla balkonlar
Benden bir gazel deniz manzarasına
Benden iki
Benden üç
Bilmeseydik bilmemiz gerekmeyenleri
Daha mı kolay olurdu diye
Düşünmüyor da değilim bazen
Sana gelip biri benden bahsetse
Sen gidip birine benden bahsetsen
Sonra sussan bir vakit
Gözlerin ışıklansa
Fecir heyecanların
Akşamüstü dalgınlıkların olsa benim gibi
İncirin dallarına yeşil bir şal bağlasan
Sen gidip birine benden bahsetsen
Sonra sussan bir vakit
Bir vakit ağlasan
Bir ışığı eskitmenin
Bir güneşi bir inişi
Bir yolunu bulamasam da
Bu zarar ticaretinin tadına doyamasam da
Kapadım kepengini eski dükkânın
Ve kaçtım
Nasıl kaçarsa ses kendi yankısından
Aklımı satır aralarında bıraktığım
Eski kitaplar raflarda
Sanki tam anlaşılamamış
Sanki bir şeyler daha varmış gibi
Kendime katılabilecek
Çocuk tabağını yarım bırakmış gibi
Bir eksiklik, bir gizli özne
Neden bana gelip senden bahsediyorlar
Neden sabrediyorlar dalgınlığıma
Bende Meryem orucu
Sende Eyüp sancısı
Ben senden kimseye bahsetmiyorum
Bu yazı yorumlara kapalı.