İçeriğe geç

Yola Atılan Yük

Ey, büyük mavi çadır, ümitlenmiş kaygıyla
Adım küçük, yol uzun, niyetim dökülüyor.
Kokusu dağılıyor çürüyen yerlerimin.
Yoldan ve dilden çıkıp, çöle varan bekleyiş.
Bahtım bana yakışsa, ben bahtıma yakışmam.

Her suç benim eserim, benim örfüm kabahat.
Sen, hepsinden ötede, sessiz, biliniyorsun.
Gözlerin, dudakların bir an bile boş değil.
Dikkatle zarif ya da bir zarif dalgınlıkla,
Bilsem, beni anıyor ağzında kelimeler.

Denedim de olmadı, sonradır sadakatim.
Hem yükümü anlatır hem yine yüklenirim.
Her adımda bir akit kurup yıkmakla meşhur,
Çağın salgını da bu” diye inanıp rahat.
Nefes kesecek kadar kesin değil hiçbir şey.

Beni kim koruyacak günlerin şiddetinden,
Kim silecek zamana büyüyen utancımı.
Sular kirlendi, tütün yanıp kül oldu hemen.
Ne bir reçete kaldı ne de sürülecek iz.
Dayanıp güvendiğim asam da yılan çıktı.

Kimsenin hatırında dönülecek bir yer yok.
Bu çatallı sesle ben kimi çağıracağım.
Bu gitmek değil çünkü, kalmak da pek sayılmaz 
Yoldan ve dilden çıkıp çöle yürüsem belki,
Belki de Roma’ya çıkmayan bir yol bulurum.

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.