İçeriğe geç

Geçmiyor Çünkü

Tohumlar da çatlarken acıyordur kesin” dediğim dosta.

Biz canlı tutuyoruz inatla kabuklarımızı içinden,
Kötü sözlerden sağlam direkler kuruyoruz.
Şimdi burası sakin ama tehdit devam edecek.
Mağlubuz çünkü, başka türlüsü imkansız.
O kadar mağlubuz ki yok başkaca adımız.
Firarımızdan soluklanırken ağacın gölgesinde
Ya da görkemli asalara yaslarken gövdemizi,
Mağlubuz, çünkü bizim değil hiçbir yer.
Kuyunun dibinde bahçeler düşlüyoruz.
Saçlarımızı okşuyor sandığımız elleri hafızanın,
İntikamla tokalaşıyor bakmadığımızda.

Burada kalabiliriz gölgeli ve sakin;
Dostu şüpheli, düşmanı kesin, dikkati keskin…
Bizden başka herkes suçu paylaşır.
Hırsla titreyen çeneleri çekiştirecek
Muzip şakalar üretiriz.
Burada kalmayı kabul edersek eğer,
Biz bize yeteriz.

Yetmesin ve burada kalmayalım.
Yoksa haksız çıkar bütün acılarımız.
Kuşların göğsüne bakmaya yüzümüz olur,
Geniş kafesiyle övünene yüz bükeriz inatla,
Olur ve biz gülümseyerek hayret ederiz.
Deriz, “gördük ve geçtik, hayretimiz çoğaldı.
Şiir tuttuk, eski çimenler, hüzün tiradları sakladık.
Baktık, hayret ettik, su ısındı içimizde.
Cedele yerimiz yok, razıyız
Ve hayretle.”

Yokuşa meyledersek sarılar bizim olur,
Az bilinen yerleri şarkıların, derin virajlar.
Uykumuz, kurtulur kötümser dikenlerden.
Sonra lokmamız sakinleşir,
Suyumuz berrak,
Sadrımız geniş.

Sarp yokuşun dibindeki bu büyük bahçen
Hayret aldık, hayran kaldık ve razıyız.
Hakkımız bile emanet çünkü.
Sadece kendilerini yatıştırıyor hırsızlar.
Noksanımız tam olsa da bitmeyecek ağrımız.
Sarp yokuşun dibindeki bu büyük bahçen
Hayret aldık, hayran kaldık,
Razıyız.

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.