İçeriğe geç

Öyle

Demiyorum çünkü birazı eksik kalır
Kırılan yenden çıkarılmadan
Bir kâbusu göstermenin imkansızlığı.
Nasıl bahçelerden özleyiş kurulacaksa,
Suyun bitip denizin başladığı,
Kumun adını çöle evirdiği yerde anlaşılacak,
Nakaratı kayıp bir şarkıyı tamamlayarak;
“Sığ sakalımda saklanan sincaplar ölü”
Sayısız kerelerden bile çok, hepsinden öte
Su tutanlardan inatçı, çadır kuranlardan cesur
Damarda yarık kollayan kan hışmına kapılıp
Söyle!

Sana, derin göller rüyasını anlatacaktım.
Kenarından bakınca bütün hayatlar kolay.
Bütün seyirciler kendini göstermeye gelmişken,
İkimiz öğrenecektik şaşırmayalım diye.
Neyi anladıysak ardından acı,
Ardında, kuruyan dalların görüp kaçtığı,
Anlat bana, sen anlat dişlerini gösterip…
Şaşırmak benim sılam, sen uzağa taşındın.

Herkesi düşmanına benzeten zaman
Benden bir direniş hikayesi çıkarttı.
Senden bir şarkının silinmiş mısrasını
Bana el sallayıp uzaklaşanı
Sen bitişik odanın boşluğuna bıraktın
Neyini döküyorsan herkes tutmaya aday
Gökleri gözünde çatlatan düşü
Kabuğu soyulmuş kelimelerle şöyle
Anlat ki kayda geçsin durgunluğumuz

— Öyle…

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.