İçeriğe geç

Oyun Bozan

Neresi saçma derin uyku satılan çarşılar düşlemenin.
Keseri dişlerimle bilmemekten bile daha sakin
Adımlar buluyorum, bırakılmış adımlar.
Kaç model bıçakla başka yerleri yontulan sessizliği,
Kaç çağa yayılmış anlaşılmalar yanlış.
Adamlar buluyorum; torunu var, oğlu yok.
Çocuklar, kimse gücenmesin diye büyürken sessiz.

Gördüm, çünkü bir şey vardı köylüleri incelten.
O şeyden hak vermiştim pişman şehirlilere.
Gülünce, simasına çıkan o yeşil sevimsizlik,
Kızınca, diğerinde o bilimsel faşizm.
Kaç farklı idari bölgeye yayılmış anlaşılmalar, yanlış.
Nazar boncuğu takar nazarı çağırmak için.
Korkumuzdu, inandığımız her şeyden bile kesin.

Kanımı dolduran neymiş, ben de sonra farkettim.
Neymiş bana kantarları böyle boyun eğdiren,
Sözüme heybet katan kilitli kapıların önünde,
İş kapılar yıkmaya gelince, gördüm neymiş
Dağ eden bir anda yüke gelmez omzumu.

Her seferinde, ısrarla kendini göstermek için
İçimde el kaldıran birini görmenin ağırlığı.
Bunu benim bilmem yeter çok iyi de saklasam.
Tam süslerden bahsederken ayıbımı gördüğüm,
Kekeme bir sessizlik, nutkumun en heyecanlı yerinde.
İşte burası yol üstünde gölgelendiğim ağaç,
Yarısından aşağı yuvarlandığım yokuş.

Burada, her seferinde kayboluyor tacım,
Başa dönüyor acım, zerre hayra muhtacım.

Kategori:Tüm Şiirler

Bu yazı yorumlara kapalı.